31 Ağustos 2013 Cumartesi

YETERLİLİK SINAVI HAKKINDA BİR KAÇ SÖZ



       Bir yeterlilik sınavını daha atlattık çok şükür.Ben ilk 2011 de girdim yeterliliğe ve birde bu sene.2011 de girdiğim o sınavdan bu yana farkettim ki Diyanetin soru cephesinde çok şey değişmiş.Soruların kalitesi ciddi anlamda artmış.Hangi yılın zordu kolaydı diye bir karşılaştırma yapmayacağım ama kalite olarak açık ara fark var.2011 de tek düze sorular varken bu sene ki sorular ciddi anlamda şaşırtmalıydı.Çok akıllıca sorular vardı.Aşağıda beğendiğim be orjinal bulduğum bi kaç soruyu paylaştım.

SORU:Aşağıdakilerden hangisi Kur’an-ı Kerim’in çoğaltılmasıyla ilgili değildir?
A) Hz. Osman  Zeyd b. Sâbit
C) Hz. Ebubekir D) Huzeyfe b. el-Yemân


SORU: “İş konusunda onlarla müşavere et. Kararını
verdiğin zaman artık Allah’a dayanıp güven.
Çünkü Allah kendine dayanıp güvenenleri
sever.”
Aşağıdakilerden hangisi ayeti kerimede doğrudan
tavsiye edilen bir husustur?
A) İnfak  B)İffet
C) Tevekkül D) Terviye


SORU: I- et-Tevvâb
II- el-Hâlık
III- el-Gafûr
IV- el-Mümît
V- el-Musavvir
Allah Teâlâ’nın yukarıdaki isimlerinden hangileri
yalnızca insanları ilgilendirmekte, tecellileri
yalnız insanlara dönük olmaktadır?

SORU: “Doğruluk - iyilik - cennet: Sıddîklardan olmak
/ Yalan - kötülük - cehennem: Yalancılardan
olmak” şeklinde formüle edilebilecek hadisinde
Hz. Peygamber, hangi ana konunun üzerinde
durmaktadır?
A) Kader ve kaza inancı
B) Kıyamette insan grupları
C) Tevbenin anlamı ve gereği
D) Davranışların karaktere dönüşümü


   Birde kıyaslama yaparsak 2011 de Hendek savaşının diğer adını sorarken,bu sene Hendek savaşına Ahzap ismi niye verilmiştir deniliyor.Gerçekten güzel bir soruydu.Helal olsun.

    Şafii ye ait hükümler yine vardı.Ve Şaffilerin yemin keffaretiyle ilgili sorulmuş soru maşallah dedirtecek cinstendi.Ne medresede ne de ilahiyatta diğer mezheplere ait hükümleri hiç görmemiş olmam beni ciddi anlamda zorluyor.Ama toplum olarak bizi yeni bilgiler öğrenmeye yöneltmesi de memnun ediyor.

    Kurbanla ilgili bir sorununda hatalı olduğu gündem de.Dilekçeler yazmamız isteniyor.Bakalım nasıl sonuçlanacak.

    Ayet tamamlama ile ilgili sorular eminim herkesi terletti.Binlerce kez okuduğumuz adımız gibi bildiğimiz Yasin,Karia gibi sureleri sorulmuş.Çoğumuzun eli ayağına dolaşıp,en az 10 kere okumuşuzdur sınav anında sureleri.

    Soru 58: Kurban kesmeyi adayan bir kimsenin kestiği kurbandan aşağıdakilerden hangisi yiyebilir.

a: Kızının kızı
b: Fakir Kardeşi
c: Zengin Komşusu
d: Annesinin Babası

Cevap şıkkı "B" denilmiş. Ama burada "C" şıkkı da doğru. Çift taraflı cevap.
KAYNAK: Türkiye Diyanet Vakfı İslam İlmihali 2. Cilt 25'ci Sayfaya bakabilirler. (Yiyecekler ve kefferetle). Adaylar bu konuda itiraz edebilirler.

(dini haberler.com adresinden alınmıştır)


   Tüm sınava giren dostlarımız için hayırlısı olması temennisiyle.Hoşçakalın.Sınavla ilgili yorumlarınız,düşünceleriniz varsa paylaşımlarınızı bekliyorum...

                                                                 Yeterlilik sınavına gönül veren tüm dostlarımıza selam olsun...

30 Ağustos 2013 Cuma

RABBİMDEN BİR HEDİYE: UMRE-2



    İnsanın hayatında yaşadığı en güzel anıdır umre.Her giden oradan gelince anlata anlata bitiremez oralarını.Anlatmaya diller,duygular yetmez ama tekrar tekrar canlandığı için gözünde Kabe,Ravza doyamaz bahsetmeye.Bende önceki yazımda doyamadım anlatmaya.Bu yazımda tekrar devam edeceğim.

    Kabe de çocuk gördükçe içimi ayrı bi duygu kapladı.Ne kadar şanslıydılar.Oyun yerleri Mescid-i Haramdı.Daha küçüçük yaşlarında tanışmışlardı Allahın eviyle.




      Mekkenin meleklerinden birkaç kare...:) 2. resimde ki kız çocuğu Mısırlıydı.
     Resim net çıkmamış ama bu küçük kızda tavaf yaparken çektiğim Kabenin meleklerinden.


      Bu resimdeki güzel kızda bir dilenci.Benden para istedi.Bende hayır deyip telefonumu çıkarıp resmini çekmeye yönelince hemen elini beline koyup poz verdi bana.

      Birazda Mekkenin çarşısında gezelim.





     Alttaki resimler Zemzem Tower isimli alışveriş merkezinden.Oldukça pahalı bir yer.Öğle yemeklerimiz için mecburen tercih ettik.


    Üst resimdeki tabela da fark ederseniz sadece bayanlar adlı bir uyarı var.Buda Arabistan da olmanın güzellikleri.

    Buralara kadar gelipte deve sütü içmemek olmaz.Gezdiğimiz yerler arasında deve çiftliği de vardı.Deve sütünün tadı nasıl diye sorarsanız inek sütünden pek bi farkı yok.Az yağlı,vitamin açısından zenginmiş deve sütü.İnek sütünden 10 kat daha fazla demir içeriyormuş.Şifa olsun içtik...




            Sana hoşçakal diyemiyorum ey Mekke.İnsan doyabilir mi sana?Her karışında Peygamberin(sav) ayak izleri,göz yaşları var.Ne olur beni tekrar çağır ey şehirlerin anası....

28 Ağustos 2013 Çarşamba

RABBİMDEN BİR HEDİYE:UMRE-1




“Kuşkusuz, insanlar için (yeryüzünde) kurulmuş olan ilk ev, Mekke’deki kutlu ve alemlere hidayet kaynağı olan evdir. Orada apaçık işaretler ve İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse, güvende olur.” (Âl-i İmran, 97-98) 

     Hayatın bizden neyi getirip neyi götüreceği bilinmiyor.Bazen sürprizlerle uyanırız sabaha.İşte bende tam da böyle bir sabaha uyanmışım İsegev yurdunda.Şimdi adı Türgev oldu. (Buradan tanıyabilirsiniz.)

     Duyuru asmışlardı panoya.Yarışma vardı.Kompozisyon yazmamız isteniyordu.Konu geleceğin dünyasında sen neredesin?'Hediyelerini görünce gözlerim bir kere açıldı.Her yurdun bir ve ikincisine umre hediyesi.Nasıl yani bir yazı karşılığı mı umreye götüreceklerdi?Bence bu çok cömertceydi. Umreye gidebilmek için çok büyük bir fırsat çıkmıştı karşıma.Tabi ki de bunu değerlendirecektim.

     Uzunca kafa çatlatmalar dan sonra bitirebildim yazımı.Ve yarışma için hazırdım.Yurdumdan 10 kişi katılacaktı.Diğer yurtları da göze alırsak yaklaşık 100 kişinin katılması bekleniyordu.Ve öyle oldu da.Yarışma günü geldiğinde bir bir okunmaya başladı yazılar.Herkes deli gibi bu hediyeyi kazanmak istiyordu.

     Ve sonuçlar açıklandığında benim ismimi de söylemişlerdi.İnanılmaz bir duyguydu.Şimdi Kabeyi görebilecek miydim ben.O günden sonra Kabe hep gözümün önüne geliyordu.Daha gitmemize 1 hafta vardı.
 
      Hemen bavul giysi hazırlıkları başladı.Tabi ki de ilk aldığım giysi ferace oldu.Şuan ferace çok yaygın.Neredeyse bütün markalar feraceye el attı.Ama benim umre gittiğim zaman çok yaygın değildi.Bende feracenin kalbi olan yere yani Fatih Çarşambaya gidip oradan aldım feracemi.Bir çift rahat ayakkabı da tamam.Ve ne kadar sıcak olursa olsun mutlaka ince bi hırka alınmalı.Çünkü  sabah namazında klimalar çok fena çarpıyor.

     Artık her şey hazırdı. Mekke bizi bekliyordu.25 kişilik kız grubuyduk.Bizimle beraber 2 müdür hanım ve bir de bizim vekaletimizi alan Salih hoca vardı.Soğuk bir şubat gününde kar yağarken, üstümüzde feracelerle bekliyorduk havaalanında .Burası soğuktu ama Arabistan da sıcaklık 30-35 arası idi.Bu sıcağa rağmen yine bile bir çok kişi 'en serin zamanları şimdi Arabistan`ın çok sıcak değildir' diyerek bizi şaşırtıyorlardı.

   

   Pasaport kontrolüne gelmiştik.İnsan orada öyle bi endişeye kapılıyor ki sanki herkes geçecek sen kalacaksın gibi.Ya sen geçemezsin derlerse naparım?diye için içini yiyorsun :) tabikide bunların hiç biri olmuyor.Ama kontrolü yapan görevli bi pasaportuna bide sana baktığı anda ki yüz ifadeleri muhteşem,gayet şirin görünmeye çalışıyorsun ne olur beni de geçir,masumum ben der gibi.

   Veee pasaportunu geri alıp karşıya geçen kişinin sormayın halini.Utanmasak çocuk gibi zıplayacağız.Uçağımız THY aitti.Gerçekten hizmetleri mükemmeldi.Uçuşumuz 2 saat sürdü.İlk Mekke-i Mükerremeye indik.Umremiz toplam 7 gündü.5 gün Mekke-i mükerrem e 2 gün Medine-i Münevvere de kalacaktık.Uçağın kapılarının açılıp ilk adımımı dışarı attığım anda yüzüme vuran o sıcaklığı hiç unutmam.Kardan çıkıp böyle çöl sıcaklarının ortasına dalmayı elbette ki vücudum yadırgamıştı.


Havaalanından otelimizin otobüsü aldı bizi ve otelimize doğru yola çıktık.Her şey ilginç geliyordu bize.




     İhrama uçaktayken girmiştik.O yüzden umre ibadetimiz başlamıştı.Ve Lebbeyk Allahümme Leybbeyk nidalarıda.Çok büyük bi hazdı bu cümleyi söylemek.


     İlk olarak otelimize yerleştik.Kabeye yürüyerek 5-10 dk idi.Buda çok büyük bi kolaylıktı bizim için.

Bavulları bıraktıktan sonra hemen yola koyulduk.Kabeyi ilk görüş.Günlerdir hayal ediyorduk.Nasıl bi duyguydu görmek yeryüzünüz kıblesini.Her namaza duruşunda oraya yöneliyordun,hayal ediyordun ama artık orada kılacaksın namazını.

           “Yüzünü artık Mescid-i Haram’a çevir. Beytullah’ı kıble edin. Siz, nerede olursanız olun                                                                yüzlerinizi O’na çevirin.” (Bakara 2/144) 








       



     Yürüyen merdivenlerden inerken gözlerinizi kapatın dedi Salih hoca ve açın dediğim an açın.HAZIRIZZZZ AÇIN.İşte o an.Göz kapaklarını kaldırıp Kabe-i Muazzamaya baktığın an.Nefesi duruyor insanın.Eminim her insan kendisince bir duygu seline kapılıyor o an.Rabbin ile kendi aranda olan hisler,duygular.Göz yaşlarını tutabilmen imkansızlaşıyor Kabenin heybeti karşısında.

     Umre ibadetimiz için ilk olarak tavafımızı yapıyoruz.Tavafımızı yaparken istediğimiz her duayı yapabiliriz.Özel dualarda var tabi.Tavafımızı bitirince 2 rekatlık tavaf namazını kılıyoruz.

      Ve say ibadeti için Merve ve Safa dağlarına gidiyoruz.Tabi Hacer validemizin yaşadığı zamandan bu yana çok şey değişmiş bu dağlarda.Hacer validemiz oğluna su için kızgın kumların üstünde koşuştururken biz klimalı adeta sarayı andıran bir mekanda borcumuzu ödemeye çalışıyorduk.

  


     Burası Safa dağı,ilk olarak buradan başlıyoruz ibadetimize.Safa ile Merve arasında 7 kez yürüyoruz.Erkekler ise aşağıda ki resimde gördüğümüz yeşil ışıklar arasında koşmaya başlıyorlar.Hacer validemizin zemzem ararken ki koşturmasını hatırlatmak için. 
      
     Rabbimiz umre ve hac ibadeti için say yapmayı farz kılmış.Ne mutlu Hacer validemize ki Rabbimiz ona yaşattığı imtihanı şimdi bütün müslümanlara örnek,ibret olarak olarak tekrarlanması emretmiş.Hacer validemiz aslında köle bir hanım imiş.Ve oğlu ile birlikte verdiği imtihan onu ne büyük şereflere eriştirmiş.SÜBHANALLAH!!

     Birde islamı, kadını kullanarak  alçaltmaya çalışıyorlar,islam köle bir kadını böyle müthiş hediyelerle mükafatlandırdığı halde...

     

    Say ı mızı yaparken durup zemzemimizi yudumlayabiliyoruz.Bütün kolaylık rahatlıklar bizim için.Ve say`ı mızıda bitirince ihramdan çıkmak için saçımızdan bir tutam kestiriyoruz.Ve umre ibadetimiz bu şekilde sonlanıyor.Rabbim tüm müslümanların umrelerini kabul buyursun inşallah.

  Oraya gitmeyen ne kadar yanıyorum aşkıyla,çok istiyorum diye ne diller dökerse döksün inanın gidip yaşadıktan sonra hiç istememişim hiç yanmamışım diyor insan.Niye daha önce gelmedim diye yakınıyor.Bir daha geleyim diye dualar ediyor.Vaktiniz,imkanınız varsa hiç vakit kaybetmeyin,koşun derim.

     
                             “Her kime Kâbe nasip olsa Hüda rahmet eder
                               Sevdiği kişiyi Hak, hanesine davet eder.”
   

                                                                                  Kalbi Kabe de kalan tüm dostlara selam olsun,
                                                                                                  HOŞÇAKALIN

22 Ağustos 2013 Perşembe

YETERLİLERDEN MİYİZ YETERSİZLERDEN Mİ??!!

                           
       
             رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ     
                       وَاجْعَلِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا
ANLAMI:Ya Rabbi!,Beni doğru bir giriş ile girdir ve yine doğru bir çıkış ile çikar.Katından bana yardım edici bir kuvvet ihsan eyle.”(İSRA SURESİ,80)


    Bu pazar önümüzde yine bi yeterlilik sınavı var Kuran Kursu öğretici adayları için.Sınavın ismi bile insanı sıkıntıya sokmaya yetiyor.Ne bileyim başka bi ismi olsa ya diyanet personel seçme sınavı falan daha teknik daha KPSS,DGS gibi daha harfli tarzlardan bişey.Sınavı kazanamadığında yediğin damga 'yetersizsin' insana ağır geliyor yaa.

    Sınavın maşallahı var.Gerçekten  terletiyorlar insanı sınavda.Tamam konular belli ama o kadar geniş bi alan ki nereden soru geleceğini kestiremiyorsun bile.Bence yeterlilik sınavı tamamen girenin hayatı boyunca edindiği bilgilerin, tecrübelerin sınandığı bi sınav.1-2 ay çalışıp tamam hazırım denilecek tarzdan değil.

    Sınava girecek kardeşlerimiz muhakkak diğer mezheplerin fıkıh kitaplarına da baksınlar.Özellikle şafilerin.5 e yakın soru geliyor.Siyer-i Nebiden ayrıntı sorular geliyor.Tecvit kolay oluyor ama imale,işmam konularından özellikle geliyor.


    Benim bu sınava 3 üncü girişim olacak.İlk imam hatibi okurken girmiştim.Yazılım çok yüksek olmasına rağmen sözlüyü kazanamadım.Sözlü sınavda karşımda 8 kişilik bi heyet vardı biri kadın olmak üzere.İnsan bu kadar kişinin önünde ayrı bi heyecan yaşıyor tabi ki.Hele bayan beni çok heyecanlandırmıştı.Her biri bi soru soruyor.Art arda,bi sağdan bi soldan geliyor sorular.Kafam çok karışmıştı o yüzden.Soru soranın kim olduğunu bile bulamıyordum ki.Neyse bu sınavı böyle hüsranla geçirdik.

   2.girdiğim üniversitede oldu.Çok şükür onu kazandım.3 kişilik bi grup vardı.Daha sakindim,rahattım.
   
   Ve artık yeterliliğimin süresi dolduğu için tekrar girmek zorundayım.Neyle karşılaşacağım bilmiyorum.Allah yardımcımız olsun.


    Girecek olan herkes muhakkak duymuştur bu sınava şikenin çok karıştığı iddialarını.Doğrusu nedir bilinmez ama insan has niyetli kendinden emin olmalı her zaman.Eğer hakediyorsanız kazanırsınız.Sınavı geçemezsinizde elbet bi yerde kazanırsınız.Böyle dini bi sınava karışan torpil iddaları üzüyor gerçekten beni.Ağır bi söylenti.Eğer torpille kazanan kişi gerçekten kötü Kuran okuyorsa vay o kişinin ve geçirenin dünya ahiret haline.

    Ne olursa olsun,bizimde torpilimiz Rabbimiz olsun inşallah.Sınava girecek herkese başarılar diliyorum.

                                                     Kur`an-ı Kerime gönül veren herkese selam olsun...
                                                                                                                  
                                                                                                         ŞEYMA AYDIN

21 Ağustos 2013 Çarşamba

İLK TECRÜBE


                                                      
     
        İlk tecrübeler heyecanlıdır unutulmaz.Ben de heyecanla başladım ilk görevime.Şehir merkezine yakın bir köye gidecektim.İlk insanın gözünde büyüyor nasıl yaparım? başarabilir miyim? diye ama işin başında Allah ismi olunca nasıl olup bitiyor anlamıyorsun bile.Kur'an kursu öğreticiliği görevi hassastır,her ne kadar resmi görevli olarak gitsen de insanlar tarafından kabul görmen,sevilmen lazım.Eğer onlarla gönül bağı kuramazsan devamlılık sağlanmıyor.Kalpler açılmıyor,gönüller fetih olunmuyor.




    Bismillah deyip başladık işe.Bir çok kişi gideceğim köyün iyi insanlarının olduğu,bana sahip çıkacaklarını söyleyerek rahatlattılar beni.Başladığım ilk hafta öğrenci toplamakla geçti ev ev dolaşarak.Beklediğimden çok iyi karşılandım.Çok uzun sürmedi 30 tane öğrenci kayıt yapmam.Köy halkı da çok heyecanlıydı.Çünkü Kur'an-ı Kerime hasrettiler.Tam 6-7 yıl önce bir kurs açılmış fakat öğrenci olmadığı için kapanmış diye özlemlerini dile getirdiler.


    Bir hafta sonun da artık öğrenciler hazırdı ve tabi bende.Şehir merkezinde ki kurslar 15-20 öğrenci bulmakta zorlanırken ben 30 öğrenci bulmanın heyecanını yaşıyordum.Öğrencilerimin yaş ortalaması 50 yaş üstüydü ve 80`e kadar uzanıyordu.Oldukça zor bi yaş grubuydu.Her yaş grubunun öğrenim ve öğretim zorlukları vardır elbette.Ama en zor hangi grup daha karar veremedim doğrusu.

    Dönemin ilk gününden son gününe kadar bayanların bana dedikleri şuydu:
-Kızımmm yapamazsak sakın bize kızma.Biz yaşlıyız.Zor anlarız.Anladığımız kadar yapacağız inşallah.

-Tabi ki de teyzecim.Niye kızayım!Zaten Kur'an öğrenen birinin kalbinin kırılmasına karşıyım.

  Ortada kızmayı gerektiren hiç bir şey yoktu elbet ama korku kalmış onların kalbinde taaa küçükken gittikleri camilerden.Onların hatırladıkları elinde sopayla gezen,öğrenciyi korkutan hocalardı.Hepsinin sopayla ilgili bi anısı vardı elbet.


Bir dönem boyunca gözledim ki;Kur'an öğrenmek isteyen bayanlarda şöyle tedirginlikler oluyor:
-Zamanın da öğrenememenin pişmanlığını yaşıyorlar bu da onları utangaçlığa itiyor.

-Bizden geçti artık öğrenemeyiz diye bakıp kendilerini geliştirmenin önüne duvar örüyorlar.Oysa ki 78 yaşında ki Ayşe teyzem çok hevesliydi öğrenmeye ve elif cüz undan başlayıp kısa sürede okudu Kur'anı.Azim her yaşta ki insanı hedefine ulaştırıyor.

-Eğer Kur'an hocaları genç olursa onun karşısında utangaçlık duyup kendisini ayıplayacağını düşünüyorlar.

-Birbirlerinden çok utanıyorlar.Yanlış yaparsam rezil olurum diye düşünüp kendilerini çok sıkıyorlar.

   İşte bu konularda onları daha ilk günden rahatlatmak gerekiyor.Yoksa bir çoğu bu sebepler temel olmak üzere kursa devam etmiyorlar.

Onları rahatlatmanın yöntemleri ise şunlar:

-Onlara sadece anlayacakları kadarını öğreteceğinizi söyleyin.

-Herkesin yanlışları olduğunu hatta kendinizin dahi yanlış yapabileceğinize inandırın.

- Hepsi zamanında niye öğrenmediklerinin sebeplerini anlatacaktır size.Kimisi hoca yokluğundan,kimisi ev,tarla işinden kimisi de değerini bilmediğinden öğrenememişler.Onlara her zaman öğrenmenin yaşı olmadığını söyleyin.

-Öğrenmek için geç olmadığına inandırın.Ömürlerinin geriye kalanında Kur'anı Kerimin onlara arkadaş,yolcu olacağını söyleyin.

Bir kış dönemini bitirdiğimizde onlarda ve bende bir çok şeyin değiştiğini gördüm.Kaybettiğimiz hiç bir şey yoktu.Çok şey kazanmıştık.Benim için en önemlisi de onların sevgisini ve saygısını kazanmaktı.Dualarını almaktı. Yaşlıların duasının ne kadar mukaddes olduğunu anlatmaya gerek yok.

Bana en başta dedikleri gibi gerçekten köyün insanları çok sevecen,yardımseverdiler.Hele her öğle arası bana getirdikleri organik köy yemekleri muhteşemdi.Onlar için bu görev kutsaldı.En önemli vazifeleri saymışlardı.Bu resimde bana getirdikleri enfes menülerden biri.Allah cümlesinden razı olsun.



      Köy insanına Kur`an öğretmenin bir çok artısı vardır:

-Köy insani genellikle aynı geleneği aynı fikri paylaşan insanlardır.Bu yüzden onları tanıyıp anladıktan sonra çoğu şeyi öğretmek daha kolaydır.Ama nabızlarını yakalayamayıp,damarlarına giremezsen birçok şeyi kabullenmeleri çok zor oluyor.

-Bir yanlış hepsinin yanlışı,bir doğru da hepsinin doğrusu oluyor.Mesela ra harfi üstün olduğunda kalın olup re değilde ra okunduğunu kabullendirmem bir yıl sürdü..Veya Tevbe suresinin başında ki  besmelenin unutup yazılmadığını düşünüyorlardı.Buna bir iki kişi değil hepsi inanıyordu.Besmele çekilmemesi gerektiğini söyledim ve böyle yapmalarını istediğimde çok şaşırdılar.(belki de günaha soktu bu hoca bizi şimdi diye bile düşünmüşlerdir)Ve doğru bildikleri bu yanlışları düzeltmek o kadar zor oluyor ki.


     İşte bu şekilde bir dönemi geçirdim.Bir çok tecrübe kazandırıyor yıllar.Her bir sene, her bi insan farklı deneyimler veriyor.Benim kazandığım en büyük tecrübe ise insanlarla olan iletişimim daha da artması ve kolaylaşması oldu.Ne kadar doğru iletişim kurarsanız o nispette insan kazanırsınız.

Hangi köy hangi şehir de olursa olsun bizim mesleğimizin ayrı bi güzelliği,ayrı bi değeri var.Yol Allah yolu,iz peygamber izi olunca tadına varılamıyor.Zorluklarına gelirsek Peygamber Efendimizin islamı yayarken yaşadığı zorlukların yanında bizimkini anlatmaya lüzum bile yoktur.

Bütün Kur`an ı Kerim dostlarına selam olsun.
                                                                                      Hoşçakalın...          Şeyma Aydın