21 Ağustos 2013 Çarşamba

İLK TECRÜBE


                                                      
     
        İlk tecrübeler heyecanlıdır unutulmaz.Ben de heyecanla başladım ilk görevime.Şehir merkezine yakın bir köye gidecektim.İlk insanın gözünde büyüyor nasıl yaparım? başarabilir miyim? diye ama işin başında Allah ismi olunca nasıl olup bitiyor anlamıyorsun bile.Kur'an kursu öğreticiliği görevi hassastır,her ne kadar resmi görevli olarak gitsen de insanlar tarafından kabul görmen,sevilmen lazım.Eğer onlarla gönül bağı kuramazsan devamlılık sağlanmıyor.Kalpler açılmıyor,gönüller fetih olunmuyor.




    Bismillah deyip başladık işe.Bir çok kişi gideceğim köyün iyi insanlarının olduğu,bana sahip çıkacaklarını söyleyerek rahatlattılar beni.Başladığım ilk hafta öğrenci toplamakla geçti ev ev dolaşarak.Beklediğimden çok iyi karşılandım.Çok uzun sürmedi 30 tane öğrenci kayıt yapmam.Köy halkı da çok heyecanlıydı.Çünkü Kur'an-ı Kerime hasrettiler.Tam 6-7 yıl önce bir kurs açılmış fakat öğrenci olmadığı için kapanmış diye özlemlerini dile getirdiler.


    Bir hafta sonun da artık öğrenciler hazırdı ve tabi bende.Şehir merkezinde ki kurslar 15-20 öğrenci bulmakta zorlanırken ben 30 öğrenci bulmanın heyecanını yaşıyordum.Öğrencilerimin yaş ortalaması 50 yaş üstüydü ve 80`e kadar uzanıyordu.Oldukça zor bi yaş grubuydu.Her yaş grubunun öğrenim ve öğretim zorlukları vardır elbette.Ama en zor hangi grup daha karar veremedim doğrusu.

    Dönemin ilk gününden son gününe kadar bayanların bana dedikleri şuydu:
-Kızımmm yapamazsak sakın bize kızma.Biz yaşlıyız.Zor anlarız.Anladığımız kadar yapacağız inşallah.

-Tabi ki de teyzecim.Niye kızayım!Zaten Kur'an öğrenen birinin kalbinin kırılmasına karşıyım.

  Ortada kızmayı gerektiren hiç bir şey yoktu elbet ama korku kalmış onların kalbinde taaa küçükken gittikleri camilerden.Onların hatırladıkları elinde sopayla gezen,öğrenciyi korkutan hocalardı.Hepsinin sopayla ilgili bi anısı vardı elbet.


Bir dönem boyunca gözledim ki;Kur'an öğrenmek isteyen bayanlarda şöyle tedirginlikler oluyor:
-Zamanın da öğrenememenin pişmanlığını yaşıyorlar bu da onları utangaçlığa itiyor.

-Bizden geçti artık öğrenemeyiz diye bakıp kendilerini geliştirmenin önüne duvar örüyorlar.Oysa ki 78 yaşında ki Ayşe teyzem çok hevesliydi öğrenmeye ve elif cüz undan başlayıp kısa sürede okudu Kur'anı.Azim her yaşta ki insanı hedefine ulaştırıyor.

-Eğer Kur'an hocaları genç olursa onun karşısında utangaçlık duyup kendisini ayıplayacağını düşünüyorlar.

-Birbirlerinden çok utanıyorlar.Yanlış yaparsam rezil olurum diye düşünüp kendilerini çok sıkıyorlar.

   İşte bu konularda onları daha ilk günden rahatlatmak gerekiyor.Yoksa bir çoğu bu sebepler temel olmak üzere kursa devam etmiyorlar.

Onları rahatlatmanın yöntemleri ise şunlar:

-Onlara sadece anlayacakları kadarını öğreteceğinizi söyleyin.

-Herkesin yanlışları olduğunu hatta kendinizin dahi yanlış yapabileceğinize inandırın.

- Hepsi zamanında niye öğrenmediklerinin sebeplerini anlatacaktır size.Kimisi hoca yokluğundan,kimisi ev,tarla işinden kimisi de değerini bilmediğinden öğrenememişler.Onlara her zaman öğrenmenin yaşı olmadığını söyleyin.

-Öğrenmek için geç olmadığına inandırın.Ömürlerinin geriye kalanında Kur'anı Kerimin onlara arkadaş,yolcu olacağını söyleyin.

Bir kış dönemini bitirdiğimizde onlarda ve bende bir çok şeyin değiştiğini gördüm.Kaybettiğimiz hiç bir şey yoktu.Çok şey kazanmıştık.Benim için en önemlisi de onların sevgisini ve saygısını kazanmaktı.Dualarını almaktı. Yaşlıların duasının ne kadar mukaddes olduğunu anlatmaya gerek yok.

Bana en başta dedikleri gibi gerçekten köyün insanları çok sevecen,yardımseverdiler.Hele her öğle arası bana getirdikleri organik köy yemekleri muhteşemdi.Onlar için bu görev kutsaldı.En önemli vazifeleri saymışlardı.Bu resimde bana getirdikleri enfes menülerden biri.Allah cümlesinden razı olsun.



      Köy insanına Kur`an öğretmenin bir çok artısı vardır:

-Köy insani genellikle aynı geleneği aynı fikri paylaşan insanlardır.Bu yüzden onları tanıyıp anladıktan sonra çoğu şeyi öğretmek daha kolaydır.Ama nabızlarını yakalayamayıp,damarlarına giremezsen birçok şeyi kabullenmeleri çok zor oluyor.

-Bir yanlış hepsinin yanlışı,bir doğru da hepsinin doğrusu oluyor.Mesela ra harfi üstün olduğunda kalın olup re değilde ra okunduğunu kabullendirmem bir yıl sürdü..Veya Tevbe suresinin başında ki  besmelenin unutup yazılmadığını düşünüyorlardı.Buna bir iki kişi değil hepsi inanıyordu.Besmele çekilmemesi gerektiğini söyledim ve böyle yapmalarını istediğimde çok şaşırdılar.(belki de günaha soktu bu hoca bizi şimdi diye bile düşünmüşlerdir)Ve doğru bildikleri bu yanlışları düzeltmek o kadar zor oluyor ki.


     İşte bu şekilde bir dönemi geçirdim.Bir çok tecrübe kazandırıyor yıllar.Her bir sene, her bi insan farklı deneyimler veriyor.Benim kazandığım en büyük tecrübe ise insanlarla olan iletişimim daha da artması ve kolaylaşması oldu.Ne kadar doğru iletişim kurarsanız o nispette insan kazanırsınız.

Hangi köy hangi şehir de olursa olsun bizim mesleğimizin ayrı bi güzelliği,ayrı bi değeri var.Yol Allah yolu,iz peygamber izi olunca tadına varılamıyor.Zorluklarına gelirsek Peygamber Efendimizin islamı yayarken yaşadığı zorlukların yanında bizimkini anlatmaya lüzum bile yoktur.

Bütün Kur`an ı Kerim dostlarına selam olsun.
                                                                                      Hoşçakalın...          Şeyma Aydın









1 yorum:

  1. Selam blogunuzu takibe aldım banada beklerim.amediam.blogspot.com sevgiler..

    YanıtlaSil