13 Eylül 2013 Cuma

DÖNEMEDİM MEVLANA GİBİ


Yaz aylarında neredeyse her hafta sonu bir hatta iki düğüne katıldığımız olmuştur.Türkiye de düğünlerimiz genellikle  yöresel,modern müzikli danslar eşliğinde yapılıyor.Günümüzde islamiyete uygun düğün programına rastlamak oldukça azaldı.

Müslümanın her işi islamiyete uygun olmalıdır diyoruz.Evlilik gibi bu kadar ciddi bir işin duyurulmasın da ne bir besmele ne de bir Kuran dan bir ayet okunmadan başlanması islamiyetin hayatımıza ne kadar yansıdığını gösteriyor.

Bir kaç yıldır düğünler de moda olan ise bir organizasyon firmasıyla anlaşıp,ilahi grubu dinletisi ve semazen gösterisi yaptırmak.(Gerçi geçen katıldığım düğünde önce semazen ve ilahili yapıp sonra ikinci parta yani müzikli eğlenceye geçiş yapıldı.Bu da ilginç bi çözüm)


Semazen gösterisi izlerken düşündüm!
1-Niye düğün ve semazenler?
2-Semazenlerle ve yapılan sema gösterisinin bize anlattığı neydi?

Birinci sorumun mantıklı bir cevabını bulamadım çünkü sema ile düğünlerin mana yönüyle bağdaşacak bir tarafı yok.Semanın niye yapıldığını anlattığım da siz de bağdaştıramayacaksınız.Yani biri düğün biri zikir.Sema ibadet amacıyla yapılan bir şeydir.İnsanlara mevlanayı,zikri hatırlatmak için yapılıyorsa ne ala!Fakat Mevlanayı ve bu ibadeti bu kadar tanımıyor, ne olduğunu bilmiyorken biraz zor bir ihtimal.Belki de organizasyon firmalarının bir ticaret oyunudur..!!





İkinci sorumun cevabı daha kolaydı.Biraz araştırınca aslında mevlana ve semazenlik hakkında ne kadar çok şey bilmediğimi farkettim.Eğer siz de aslını astarını merak ediyorsanız buyrun bilgilenelim:
 İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey 
görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun 
diye bu alem yok değildir.  
Hz. Mevlana



1-NİÇİN DÖNÜYORLAR?

- Sema’(dönmeleri), sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan- ı Kâmil” e doğru yönelişini ifâde eder.

-Mevlânâ'nın vefatından sonra halefi Hüsameddin Çelebi tarafından Cuma namazını müteakip, Kur'ân okunduktan sonra, toplu bir halde semâ' yapılması bir gelenek haline getirildi.

2-SEMA EDERKEN BAŞLARI DÖNÜYOR MU?

-Sema' belli kuralları ve teknik eğitimi olan bir zikir şeklidir. Sema eğitimi alırken vücudu yavaş yavaş belli eğitimlerle hazırlayarak baş dönmesi ortadan kalkar.

3-SEMA YAPARKEN NE HİSSEDİYORLAR?

-Sema' ederken semazen her çarh'da Allah ismini (ism-i celal) okur. Ve her selamın anlamlarını düşünerek bir vecd içinde Allah'ı anar. Bir de mühim olan şuursuzca dönmek değil, Sema' ederken Allah'ı düşünmektir. Bu sayede Allah'ın sevgisini kazanmaktır. Hissettiklerimize gelince anlatılacak veya yazılamıyacak kadar bir duygu selidir.


4-SEMAZEN AYAKTAYKEN SAĞ AYAĞININ BAŞ PARMAĞI SOL AYAK BAŞPARMAĞI ÜZERİNDEDİR.NİÇİN?

-Bu duruma "ayakları mühürlemek" denir. Sebebi ise Hz. Mevlana'nın ahçıbaşısı Ateş Baz-ı Veli ye hürmeten yapıldığı söylenir.

5-SEMAZENİN HAREKETLERİNİN ANLAMI NEDİR?

Niyaz vaziyetinde ayakta durması Allah'ın birliğini, tevhid'i temsil eder.

Sema ederken sağ eli yukarıya sol eli aşağıya bakacak şekildedir. "Allah'tan aldıklarını kendisine mal etmeden halka ulaştırmaktır; bir yokuz; görünüşte var olan; vasıtalık eden bir suretten başka şey degiliz" Aynı mealde "Göğe ağarız, yere yağarız; aleme rahmetsiz; sıfatlardan zata varırız; zattan sıfatlar alemine, zuhur alemine geliriz; alemlere rahmet olan Hz. Muhammed'de (s.a.v.) yok olmuşuz biz demektir.

Sema vaziyeti sanki ters bir "la" şeklindedir insan gövdesiyle beraber  "illa" ya tekabül eder. "la" ve "illa", müslümanlığın esas umdesi olan "la ilahe illallah"(Allah'tan başka ilah yoktur) sözünü temsil etmekle  beraber mutlak varlığı ispat, ondan başka bütün mevhum varlıkları nefiy (reddetme) esasını içine alır.




6-HERKES SEMAZEN OLABİLİR Mİ?

-Mevlevilerde sema'; aşk ve cezbeyi meydana getirmek için bir vesiledir. Her Mevlevi, mutlaka sema' etmesini bilir. Meşk edip sema' etmeyi öğrenmiye "sema' çıkarmak", sema' öğrenmiş Mevleviye de "sema'zen" adı verilir.

Mevlevi olmadan Semazen olunmaz. Çünkü Sema' Mevleviliğin bir cüzüdür.

7-Otellerde, Lokantalarda, düğün-sünnet, Fuarlarda velhasıl heryerde hatta şarkıcıların yanında Sema' yapılıyor bu Sema' mıdır?

Sema' olmadığını orada bulunanlarda söylüyor. Ama yapmayın dendiğinde herkes yapıyor ve insanlar istiyor gibi bir manasız cevap çıkıyor karşınıza.

Adabına uygun olarak yapıldığında kimsenin söz söylemeye hakkı olamaz. Çünkü  bu işin aslı zikirdir ve zikrin yapılacağı ortam ve yer önemlidir.



                 Soru ve cevaplar (http://www.semazen.net/index.php) sitesinden alıntıdır.

                         ZİKRE GÖNÜL VEREN HERKESE SELAM OLSUN...

10 Eylül 2013 Salı

Okulun Bodrumun da Namaz Kılan Öğrenciler!Artık 1.Kata Çıkabilirsiniz

         Milli Eğitim Bakanlığı’nın güncellenen Ortaöğretim Kurumları yönetmeliğine göre, Anadolu imam-hatip ve imam hatip lisesi öğretmenlerine ‘çevreyle ilişki kurma’ görevi verildi. Ayrıca talep olması halinde okulda ibadethane açılabileceği belirtildi.Haberin devamı için... 
     
           Bazı şeyler değişmeye başladı sanırım Türkiyemiz de...Bi aralar okulda namaz kılan gençler için sanki kaçakçı gibi ne haberler yapılmıştı.Hatırlamak isteyenler tıklayın.Çok şükür atlattık galiba artık o haberleri.

      Ben lise de okurken okulumuzda çok güzel iki mescid vardı.Orada kıldığım namazların tadı bir ayrıydı.Tenefüslerde koştura koştura mescide çıkar,namazımızı kılardık.Bazen ders vaktine gelirdi namaz,hocadan izin alıp kılmak için kırk takla atardık.Gençken arkadaşlarınla ibadet yapmanın tadı çok ayrı oluyor.EEE ne demiş Peygamberimiz(s.a.v) hadisinde:

        Bir genç, ilim ve ibadet içerisinde yetişir, olgunlaşırsa, Allahü teâlâ, Kıyamet günü ona yetmiş iki sıddık sevabı kadar sevap verir.[Taberani]

        Allahü teâlâ, ibadet eden genci, meleklerine gösterip, ”Bakın bu genç, benim için şehvetini bırakıyor. O benim nazarımda kıymetli bir melek gibidir” buyurur. [Deylemi]


      Gençlik hızlı gelip geçiyor.Bu treni kaçıranlar Cübbeli Ahmet Hocanın dediği gibi;misafirler geldi,misafirler gitti,şimdi yaz var,şimdi kış var,şimdi işim var demeye başlıyor teyzelerimiz,amcalarımız.

     Ne mutlu tertemiz ruhlarına,kalplerine namaz sevgisi yerleştiren gençlerimize ve onların ailelerine.

        Kolay kolay kimseden şunu sözleri duyamayız;
-Ben gençken namazımı hiç bırakmazdım.Şimdi artık kılmıyorum.Çok zor geliyor.

      NEDEN?Çünkü ibadet bilinci daha küçükken kişinin karakterine,ruhuna yerleştiğinde söküp atması kolay olmuyor.Ama nedense şu sözlerle pişman olanları çok duyarız;
-Ahhh Ah gençken hiç kılmadım namaz.Gençlik işte,cahillik.Şimdi de işler çok,dizlerim de ağrıyor nasıl kaza edeceğim namazlarımı?En azından şimdi ki namazlarımı kılayım da.Allahım af eder gençlikte ki hatalarımı.

     Ah be teyzecim!Kaçan trene yetişilmez ki.Kendin pişman olduysan bari çocuklarını,torunlarını daha bilinçli yetiştir.Onlara öğret namazın ne olduğunu.

                   Namaz da pişmanlık yaşamayacak olan tüm gençlerimize selam olsun...

       
                                                      

7 Eylül 2013 Cumartesi

FİKRİ MÜHİM OLASIM GELDİ


İnternette gezinirken rastladığım bir site.Aslında adı dikkatimi çekti.O yüzden tıkladım.Sonra sistemlerini okudum.Aklıma yattı.İlginç bir sistem.Akıllıca!

Belirli firmaların ürün deneyicisi oluyorsun ufak hediyeler gönderiyorlar(tabi bana daha hiç gelmedi) ve yorumlarınızı bildiriyorsunuz.Karşılıklı iş yapılıp büyüme gerçekleşiyor anlayacağımız.

Teknolojinin nimetlerinden bir kez daha faydalanıyor insanoğlu.En azından hayırlı bir şey için.Beğendiğin ve güvendiğin markaları tanıtmak hem marka için hemde ürünü denemeyenler için işe yarar bir durum.Şahsen bu kadar marka bolluğu içinde güvenmediğim tavsiye almadığım bir ürünü almak için 2 kere düşünüyorum.İlk sorduğum adres genellikle annem oluyor.Bu da gösteriyor ki bir ürünü ilk olarak kullanan bir kimseye soruyoruz ve vereceği cevap neticesinde kararımızı veriyoruz alıp almamaya.Hatta ben pazar alışverişinde bile hangi tezgaha gideyim?Kimin iyidir meyvesi sebzesi? diye sorarım komşularıma. E madem durum böyle o zaman tavsiye edilen ve tanışılması gereken ürünler için fikri mühime üye olup, kargomuzu bekliyoruzzz...

Bazı blogger arkadaşlarım ürünlerini alıp yorumlar yapmışlar.Merak edenlere adres:

-Laf salatası
-gizeminrenklidunyasi
-tarifrehberi
-fulyailkim

Kitaplarım.Kitaplığım.İki gözüm..




Lise yıllarımdan beri özenle biriktirdiğim kitaplarım.O zamanlardan beri  bi çocuk edasıyla bakarım onlara.Aman yırtılmasın,sayfası kıvrılmasın,kardeşime atma kitabımı öyle yaaa!Okuması için verdiğim birine bir şey olmasın lütfen diyerek titizlikle büyüttüm ben onları.

Uzun araştırmalar sonucu alırım bir kitabı,önüme geleni alayım gibi bir fikrim yoktur.Alınmayı hak ediyorsa alırım.

Hep hayal ederdim lise zamanları,evlenince çok güzel bir kitaplığım olsun sergileyim kitaplarımı,hep gözümün önünde olsunlar.Hani kızlar özenle,emekle dantel örerler çeyizlerine, sonra da en baş köşeye onu sererler ya beni ki de öyle bir heyecandı.Çeyiz sandığımda dantel değil kitaplarım olmalıydı.

Evlilik geldi,çattı.Sıra kitaplığı beğenmekte.Nasıl bir şey olsun derken tam bir hafta araştırma sonucu olarak işte gördüğünüz asimetrik kitaplığı aldım.

Uzun uğraşlar sonucu kurdu eşim.Tam istediğim gibi olmuştu.Harikaydı.Hem odama dekoratif bir görünüm veriyor hem de kitaplarımı her an görebiliyordum.Ben görüyorum da istiyorum ki evime gelen misafirler bi incelesin,baksın,dokunsun kitaplarıma.

Ama olmadı istediğim gibi.Misafirler hep kitapları flu ,kitaplığı net gördüler.Kitaplarla ilgilenen yoktu.Anca dalga geçtiler kitaplığımla,çarpık çurpuk,yamık yumuk dediler.Ben ise diyecek bir şey bulamadım,bulamadımmm...Olsun ben bakıyorum onlara.

Yok anam yok,kimsenin dikkatini çekmiyor kitaplar.Onca gelen misafirden sadece 13 yaşlarında bi çocuk inceledi kitaplarımı.Olsun.Beğendiğim bi kaç kitap tavsiyem var sizlere.Her telden,türden:


                                         Hiç sıkılmadan okuyacağınız bir tarih kitabıdır.(satın almak için)


                                                                satın almak isteyenler

                                   Çok farklı bir açıdan yazılmış bir kitap.satın almak isteyenler


                                   Okuyunca dehşete düşeceksiniz.satın almak için


                                                    Çok harika bir kişisel gelişim kitabı.


  Veee asla vazgeçemediğim dergi:GENÇ BEYİN.Kitaplığımın en alt rafında dosyalar içerisinde saklıyorum onları.Kimseler görmesin diye.Hayatım boyunca böyle bir dergi,yazar kadrosu,böyle dolu dolu bi kaynak görmedim ben.Kesinlikle herkes tanışmalı bu dergiyle.Zaten bağımlılık yapıyor.(tanışmak isteyenler)



      Şimdilik bu kadar kitap tavsiyelerim dostlar.Sizinde kitap tavsiyeleriniz varsa lütfen paylaşalım.

                               Kitaplığa değil de kitaplara gönül vermiş tüm kitap kurtlarına selam olsun...


                             

4 Eylül 2013 Çarşamba

MERDİVENLERİMİZ GÖKKUŞAĞI


  Ülkemiz renklendi bu aralar.Yeni modamız,derdimiz,tasamız merdivenleri gökkuşağı renklerine boyamak.Çok orjinal bir fikir diyemeyeceğim çünkü bu dünyanın bir çok yerinde yapılmış bir uygulama.


                                                                    LÜBNAN


                                                                   TAYLAND


                                                                       ABD

                                                                      LÜBNAN

         Nereden çıktı derseniz bu renklendirme;64 yaşında ki bi amcacım renklensin,insanlar gülsün,güzel olsun diye ciddi bir uğraş sonucu boyamış Cihangirde ki merdivenleri.Buraya kadar güzel hatta çok güzel insanın içi açılıyor baktıkça resimlere.Bir ülkenin insanları sanat yapmaya vakit ayırabiliyorsa,o ülkenin refah seviyesi yükselmiş demektir.

         Ammaaa gel gelelim ne oldu?!Bu masumca boyanmış renkleride direnişe,eyleme,daha anlam veremediğim bir çok manaya çarptırmaya başladılar insanlarımız.Sebebi belediye başkanı, izin alınmadan boyandı diye tekrar griye boyattığı için.Belediye başkanı gayet güzel açıklamış niye böyle davrandığını.

      Beyoğlu Belediyesi Başkanı Ahmet Misbah Demircan twitter hesabından önceki gece de konuyla ilgili şunları yazdı:

Fındıklı Cihangir arasındaki merdivenlerin rengarenk boyanması orjinal ve güzel bir proje Şahsen bu projeyi hem bu merdivenlerimizde hem de Beyoğlu'ndaki başka merdivenlerimizde uygulayabileceğimizi düşünüyorum.

Buna karşılık, süreçleri tamamlanmamış orada yaşayanlara sunulmamış bir projeyi uygulamak en azından şık olmaz.

Bir vatandaşımız şahsi bir karar almış böyle güzel bir projeyi Beyoğlu'a kazandırmış bulunuyor. Lakin ciddi bir usul hatası yapılmış.

Belediyeye müracaat edilmediği gibi orada yaşayan vatandaşlarımıza da proje aktarılmamış, mahalleli ve kurallar ihmal edilmiştir.

Bunun içindir ki belediye birimlerimize şikayetler yapılmış, bu şikayetleri dikkate alan arkadaşlarımız renkleri kapatmak zorunda kalmıştır.

Renkli Merdivenlerle ilgili ön çalışmalarımızı tamamladık. Mahalleliyle bir araya gelip konuyu tartışacak, minik bir plebisit yapacağız.

Benim oyum evettir. Mahalle sakinlerimizin de öyle olacağını umuyorum. Beyoğlu'nda renkli merdivenler dönemi başlayacak diyebilirim.

Böyle güzel projeleri olanlar lütfen benimle ya da belediyemizle irtibata geçsinler. Vatandaşımızdan kabul alalım uygulayalım. 






      Her şey gayet açık ortada e peki niye kıyamet,tufan koparıyor bu insanlar.Niye bunu da direnişe,eyleme dönüştürüyorlar.Acaba önceki yaşananlardan ders almadı mı kimse?Bir kaç ağaç meselesinden sonra ülkemizde neler yaşandı unuttuk mu?

       Ne güzel işte boyayın sanatınızı yapın ama önce yasal izninizi alın.Her aklına gelen bir resim çizse,bir renge boyasa olur mu? ister masumca ister bi amaç için olsun.Özgürlük denilen şey her aklına geleni yapmak mıdır?Hiç kimseye sormadan.Bir evde kiracıysan istediğin gibi kullanabiliyor musun o evi?Aklına her geleni yapabiliyor musun eve?

         Sokaklarımız ortak malımızdır.Anlaşarak,fikir birliği yaparak bir şeyler yapmalıyız.Ve gerekli prosedürü uygulamalıyız.

       Yok merdiven devrimiymiş,yok merdiven direnişiymiş!boyayan adammış! yapmayın güzel vatandaşım.Benzetmeyin başka şeylere,çarptırmayın konuyu.

       Son olaylardan sonra ülkemize güzellik katan renkleri lütfen kimselerin amaçları için kullandırmayalım.Boyayılım,resmimizi çekilelim ve mutlu bir hatıra olarak kalsın ülkemiz için...

                                                   Renklere gönül vermiş tüm dostlara selam olsun...

3 Eylül 2013 Salı

EVLİLİK ANLAŞMASINA YENİ BİR MADDE EKLENDİ




   Selam arkadaşlar.Bendeniz daha 2 aydır evli olan yeni gelinlerdenim.Bilirsiniz evlenmeden önce nişanlıyla bir çok konu konuşulur.Bazı kurallar,şartlar konulur kişilerin isteyip istemedikleri.Biz de bunu yaptık elbet ama alışıla gelmemiş bir kural daha koyduk.Eşim evlendikten sonra Facebooklarımızı kesinlikle kapatacağımıza dair şart koydu.NEDEN Mİ?!!Buyrun şu facebook denilen örümcek ağını tekrar gözden geçirelim.Biz insanlar facebookta neler yapıyoruz:

-Biri kahve keyfi yaparken içtiği kahvenin resmini çekip koymuş onu beğeniyoruz yada 'benim de canım çekti amaaa' diye yorum atıyoruz.

-Biri lüks bi restoranda yiyeceği yemeğin resmini daha yemeğe başlamadan çekmiş koymuş bizde 'ooo amma da lüks yerlerde takılıyor vayy yanında kimler var acaba?'diye merak ediyoruz.

-Bi arkadaşımızın arkadaş listesine girip ne kadar çok arkadaşı var benim niye bu kadar yok diye bulanıma giriyoruz.

-Yoldan geçerken merhaba dediğimiz kişiyi listemize ekleyip,arkadaş listemizi 200-300 hatta 500 lere çıkarıp içlerinden sadece samimi olduğumuz 15-20 kişi ile iletişim kuruyoruz.Peki geri kalanı niçin hesapta tutuyoruz?Ne yaptığımı bilsinler diye mi,gün olur samimim arkadaşlarımla bozulursam diğerleri yedekte dursun diye mi?

-Bi arkadaşımızın mutlu fotoğraflarını görüp ne kadar da mutlu benim niye böyle bi hayatım yok mu diyoruz?

-Bi arkadaşımızın.....???? diye uzayıp gider bu.



  Yukarıda sıraladığım maddeler sadece gereksiz ayrıntılarla uğraştığımız şeyler.Tehlikeli.Toplum olarak bizi hatta tüm dünyayı bunalıma,depresyona,mutsuzluğa sürüklediği sürekli uzmanlarca anlatılıyor,yazılıp çiziliyor,okumuşsunuzdur!

   Peki ya daha derinlere inersek.Aldatmalar,Mahrem hatta pornografik fotoğrafların yayınlanması,sahte hesap açıp insanların onurlarını zedeleyenler.Onur zedelemek az kalır akla gelmeyecek dolandırıcılık yapanlar,iftira atanlar,en son gezi parkı olaylarında yaşandı;akrabadan tut arkadaştan komşuya karşıt düşüncelerden dolayı yorumlarda birbirine girenlere ne demeli.


     
  %99 umuz ben bağımlısı değilim diyemez.Neredeyse yaşlısında çocuğuna bağımlıyız.Ağına yapışmışız.Etkisine öyle bi almış ki farkına varamıyoruz ne kadar zaman geçirdiğimizi.Yandexin bir uygulaması vardı.Facebookta ne kadar vakit geçiriyorum diye bi indirip kullanalım, siz bile inanamayacaksınız ne kadar vakit harcadığınızı.Dur 5 dk gireyim,bi bakıp çıkayım demeler kaç saatlere dönüşüyor inanamayacaksınız.


  Facebooka üye olurken şöyle bi cümle var bilmem kaçımız okumuştur.“Elimizde bulunan bilgileri üçüncü kişilerle, şirketlerle, ortaklık ya da benzeri bir ilişki içinde olduğumuz firmalar ve şahıslarla paylaşabiliriz” Yani bunu kabul ettiğimiz andan itibaren tüm bilgileriniz isteyenin istemeyenin elinde.Mail adres ve şifreside dahil.Bi videoya rastladım bu konuyla ilgili çok akıllıca çekilmiş.Bakmanızı tavsiye ederim.

 Peki ya facebook olmasaydı ne olurdu?

-Arkadaşlarınızdan biri kapınıza gelip 'bugün kek yaptım harika oldu beğenirmisin? dermiydi

-Sadece arkadaşınız vasıtasıyla tanıştığınız birine rastladığınızda selam sabah vermeden arkadaşın olarak ekle beni,arkadaşın olmak istiyorum der miydiniz?

-Veya ailenizle olan mutlu bir resminizi bütün yakın uzak arkadaşlarınıza kapı kapı dağıtır mıydınız?

-Yoldan geçerken biri çocuğunu göstererek bakın bu benim oğlum ne kadar tatlı değil mi? beğenin lütfen beğenin bir şeyler söyleyin yorum yapın der miydi?

-Kaç kişinin doğum gününü hatırlayıp kutlayabilirdik?Yada hatırlamak için ne yapardık?



   Sanki biz yaptığımız yemekleri beğendirmek yerine komşumuza bi tabak ikram ederdik,mutlu resimlerimizle dolu aile albümlerimizi sadece evimize gelenlere gösterirdik hatta onlardan bile en samimi olduklarımıza,yakınlarımızın doğum günlerini aklımızda tutardık veya not defterimize not ederdik en azından telefona alarm kurardık ne zamandı doğum günün diye sorup.Nedense bunları yapmaz olduk.Yapmayı bırak Facebook yokken biz ne yapıyorduk ya?Nasıl vakit geçiriyorduk? der olduk...




  Hayatımızda bir çok şey değişmiş belli ki!Yazının en başında eşimle kişisel hesaplarımızı kapattığımızı söylemiştim.Peki ya bizde neler değişti facebook olmayalı hayatımızda.

  İlk günler bi boşluğa düşüyor insan şimdi ben bilgisayarı açınca ne yapacağım diyorsun,elin hep F harfine gidiyor.İşte o zaman bizi ne kadar bağımlı hale getirdiğini anladım.Sonraları alışıyorsun.Vaktin artmaya başlıyor.Başka şeyler yapmak için de vakit buluyorsun. Bi süre sonra ohh ne rahatmış Facebook olmadan deyip senden neler götürdüğünü anlıyorsun.Tavsiyem hesabınızı kapatmanız. Gerçekten zor biliyorum.Bi durup düşünün hesabınızı kapattığınızı,ne hissettiniz? Eğer kapatacak gücü bulamıyorsanız en fazla 10 gün uzak durmayı deneyin bakın neler oluyor.Ne kaybedersiniz deneyin...

   Artık eşimle daha mutluyum.Önceden de mutluydum.Yalnış anlaşılmasın.Facebook umuz varken de her zaman dikkat ettik ilişkimizi zedeleyecek yalnış bir şey yapmamaya.Hani derler ya tüm kötü enerjilerimden arındım heh bizde öyle olduk kapatınca bizden neleri neleri çaldığını şimdi daha iyi anladık.
                                
                                                 Facebook hayatını gözden geçirmeye karar vermiş herkese selam olsun..

31 Ağustos 2013 Cumartesi

YETERLİLİK SINAVI HAKKINDA BİR KAÇ SÖZ



       Bir yeterlilik sınavını daha atlattık çok şükür.Ben ilk 2011 de girdim yeterliliğe ve birde bu sene.2011 de girdiğim o sınavdan bu yana farkettim ki Diyanetin soru cephesinde çok şey değişmiş.Soruların kalitesi ciddi anlamda artmış.Hangi yılın zordu kolaydı diye bir karşılaştırma yapmayacağım ama kalite olarak açık ara fark var.2011 de tek düze sorular varken bu sene ki sorular ciddi anlamda şaşırtmalıydı.Çok akıllıca sorular vardı.Aşağıda beğendiğim be orjinal bulduğum bi kaç soruyu paylaştım.

SORU:Aşağıdakilerden hangisi Kur’an-ı Kerim’in çoğaltılmasıyla ilgili değildir?
A) Hz. Osman  Zeyd b. Sâbit
C) Hz. Ebubekir D) Huzeyfe b. el-Yemân


SORU: “İş konusunda onlarla müşavere et. Kararını
verdiğin zaman artık Allah’a dayanıp güven.
Çünkü Allah kendine dayanıp güvenenleri
sever.”
Aşağıdakilerden hangisi ayeti kerimede doğrudan
tavsiye edilen bir husustur?
A) İnfak  B)İffet
C) Tevekkül D) Terviye


SORU: I- et-Tevvâb
II- el-Hâlık
III- el-Gafûr
IV- el-Mümît
V- el-Musavvir
Allah Teâlâ’nın yukarıdaki isimlerinden hangileri
yalnızca insanları ilgilendirmekte, tecellileri
yalnız insanlara dönük olmaktadır?

SORU: “Doğruluk - iyilik - cennet: Sıddîklardan olmak
/ Yalan - kötülük - cehennem: Yalancılardan
olmak” şeklinde formüle edilebilecek hadisinde
Hz. Peygamber, hangi ana konunun üzerinde
durmaktadır?
A) Kader ve kaza inancı
B) Kıyamette insan grupları
C) Tevbenin anlamı ve gereği
D) Davranışların karaktere dönüşümü


   Birde kıyaslama yaparsak 2011 de Hendek savaşının diğer adını sorarken,bu sene Hendek savaşına Ahzap ismi niye verilmiştir deniliyor.Gerçekten güzel bir soruydu.Helal olsun.

    Şafii ye ait hükümler yine vardı.Ve Şaffilerin yemin keffaretiyle ilgili sorulmuş soru maşallah dedirtecek cinstendi.Ne medresede ne de ilahiyatta diğer mezheplere ait hükümleri hiç görmemiş olmam beni ciddi anlamda zorluyor.Ama toplum olarak bizi yeni bilgiler öğrenmeye yöneltmesi de memnun ediyor.

    Kurbanla ilgili bir sorununda hatalı olduğu gündem de.Dilekçeler yazmamız isteniyor.Bakalım nasıl sonuçlanacak.

    Ayet tamamlama ile ilgili sorular eminim herkesi terletti.Binlerce kez okuduğumuz adımız gibi bildiğimiz Yasin,Karia gibi sureleri sorulmuş.Çoğumuzun eli ayağına dolaşıp,en az 10 kere okumuşuzdur sınav anında sureleri.

    Soru 58: Kurban kesmeyi adayan bir kimsenin kestiği kurbandan aşağıdakilerden hangisi yiyebilir.

a: Kızının kızı
b: Fakir Kardeşi
c: Zengin Komşusu
d: Annesinin Babası

Cevap şıkkı "B" denilmiş. Ama burada "C" şıkkı da doğru. Çift taraflı cevap.
KAYNAK: Türkiye Diyanet Vakfı İslam İlmihali 2. Cilt 25'ci Sayfaya bakabilirler. (Yiyecekler ve kefferetle). Adaylar bu konuda itiraz edebilirler.

(dini haberler.com adresinden alınmıştır)


   Tüm sınava giren dostlarımız için hayırlısı olması temennisiyle.Hoşçakalın.Sınavla ilgili yorumlarınız,düşünceleriniz varsa paylaşımlarınızı bekliyorum...

                                                                 Yeterlilik sınavına gönül veren tüm dostlarımıza selam olsun...

30 Ağustos 2013 Cuma

RABBİMDEN BİR HEDİYE: UMRE-2



    İnsanın hayatında yaşadığı en güzel anıdır umre.Her giden oradan gelince anlata anlata bitiremez oralarını.Anlatmaya diller,duygular yetmez ama tekrar tekrar canlandığı için gözünde Kabe,Ravza doyamaz bahsetmeye.Bende önceki yazımda doyamadım anlatmaya.Bu yazımda tekrar devam edeceğim.

    Kabe de çocuk gördükçe içimi ayrı bi duygu kapladı.Ne kadar şanslıydılar.Oyun yerleri Mescid-i Haramdı.Daha küçüçük yaşlarında tanışmışlardı Allahın eviyle.




      Mekkenin meleklerinden birkaç kare...:) 2. resimde ki kız çocuğu Mısırlıydı.
     Resim net çıkmamış ama bu küçük kızda tavaf yaparken çektiğim Kabenin meleklerinden.


      Bu resimdeki güzel kızda bir dilenci.Benden para istedi.Bende hayır deyip telefonumu çıkarıp resmini çekmeye yönelince hemen elini beline koyup poz verdi bana.

      Birazda Mekkenin çarşısında gezelim.





     Alttaki resimler Zemzem Tower isimli alışveriş merkezinden.Oldukça pahalı bir yer.Öğle yemeklerimiz için mecburen tercih ettik.


    Üst resimdeki tabela da fark ederseniz sadece bayanlar adlı bir uyarı var.Buda Arabistan da olmanın güzellikleri.

    Buralara kadar gelipte deve sütü içmemek olmaz.Gezdiğimiz yerler arasında deve çiftliği de vardı.Deve sütünün tadı nasıl diye sorarsanız inek sütünden pek bi farkı yok.Az yağlı,vitamin açısından zenginmiş deve sütü.İnek sütünden 10 kat daha fazla demir içeriyormuş.Şifa olsun içtik...




            Sana hoşçakal diyemiyorum ey Mekke.İnsan doyabilir mi sana?Her karışında Peygamberin(sav) ayak izleri,göz yaşları var.Ne olur beni tekrar çağır ey şehirlerin anası....

28 Ağustos 2013 Çarşamba

RABBİMDEN BİR HEDİYE:UMRE-1




“Kuşkusuz, insanlar için (yeryüzünde) kurulmuş olan ilk ev, Mekke’deki kutlu ve alemlere hidayet kaynağı olan evdir. Orada apaçık işaretler ve İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse, güvende olur.” (Âl-i İmran, 97-98) 

     Hayatın bizden neyi getirip neyi götüreceği bilinmiyor.Bazen sürprizlerle uyanırız sabaha.İşte bende tam da böyle bir sabaha uyanmışım İsegev yurdunda.Şimdi adı Türgev oldu. (Buradan tanıyabilirsiniz.)

     Duyuru asmışlardı panoya.Yarışma vardı.Kompozisyon yazmamız isteniyordu.Konu geleceğin dünyasında sen neredesin?'Hediyelerini görünce gözlerim bir kere açıldı.Her yurdun bir ve ikincisine umre hediyesi.Nasıl yani bir yazı karşılığı mı umreye götüreceklerdi?Bence bu çok cömertceydi. Umreye gidebilmek için çok büyük bir fırsat çıkmıştı karşıma.Tabi ki de bunu değerlendirecektim.

     Uzunca kafa çatlatmalar dan sonra bitirebildim yazımı.Ve yarışma için hazırdım.Yurdumdan 10 kişi katılacaktı.Diğer yurtları da göze alırsak yaklaşık 100 kişinin katılması bekleniyordu.Ve öyle oldu da.Yarışma günü geldiğinde bir bir okunmaya başladı yazılar.Herkes deli gibi bu hediyeyi kazanmak istiyordu.

     Ve sonuçlar açıklandığında benim ismimi de söylemişlerdi.İnanılmaz bir duyguydu.Şimdi Kabeyi görebilecek miydim ben.O günden sonra Kabe hep gözümün önüne geliyordu.Daha gitmemize 1 hafta vardı.
 
      Hemen bavul giysi hazırlıkları başladı.Tabi ki de ilk aldığım giysi ferace oldu.Şuan ferace çok yaygın.Neredeyse bütün markalar feraceye el attı.Ama benim umre gittiğim zaman çok yaygın değildi.Bende feracenin kalbi olan yere yani Fatih Çarşambaya gidip oradan aldım feracemi.Bir çift rahat ayakkabı da tamam.Ve ne kadar sıcak olursa olsun mutlaka ince bi hırka alınmalı.Çünkü  sabah namazında klimalar çok fena çarpıyor.

     Artık her şey hazırdı. Mekke bizi bekliyordu.25 kişilik kız grubuyduk.Bizimle beraber 2 müdür hanım ve bir de bizim vekaletimizi alan Salih hoca vardı.Soğuk bir şubat gününde kar yağarken, üstümüzde feracelerle bekliyorduk havaalanında .Burası soğuktu ama Arabistan da sıcaklık 30-35 arası idi.Bu sıcağa rağmen yine bile bir çok kişi 'en serin zamanları şimdi Arabistan`ın çok sıcak değildir' diyerek bizi şaşırtıyorlardı.

   

   Pasaport kontrolüne gelmiştik.İnsan orada öyle bi endişeye kapılıyor ki sanki herkes geçecek sen kalacaksın gibi.Ya sen geçemezsin derlerse naparım?diye için içini yiyorsun :) tabikide bunların hiç biri olmuyor.Ama kontrolü yapan görevli bi pasaportuna bide sana baktığı anda ki yüz ifadeleri muhteşem,gayet şirin görünmeye çalışıyorsun ne olur beni de geçir,masumum ben der gibi.

   Veee pasaportunu geri alıp karşıya geçen kişinin sormayın halini.Utanmasak çocuk gibi zıplayacağız.Uçağımız THY aitti.Gerçekten hizmetleri mükemmeldi.Uçuşumuz 2 saat sürdü.İlk Mekke-i Mükerremeye indik.Umremiz toplam 7 gündü.5 gün Mekke-i mükerrem e 2 gün Medine-i Münevvere de kalacaktık.Uçağın kapılarının açılıp ilk adımımı dışarı attığım anda yüzüme vuran o sıcaklığı hiç unutmam.Kardan çıkıp böyle çöl sıcaklarının ortasına dalmayı elbette ki vücudum yadırgamıştı.


Havaalanından otelimizin otobüsü aldı bizi ve otelimize doğru yola çıktık.Her şey ilginç geliyordu bize.




     İhrama uçaktayken girmiştik.O yüzden umre ibadetimiz başlamıştı.Ve Lebbeyk Allahümme Leybbeyk nidalarıda.Çok büyük bi hazdı bu cümleyi söylemek.


     İlk olarak otelimize yerleştik.Kabeye yürüyerek 5-10 dk idi.Buda çok büyük bi kolaylıktı bizim için.

Bavulları bıraktıktan sonra hemen yola koyulduk.Kabeyi ilk görüş.Günlerdir hayal ediyorduk.Nasıl bi duyguydu görmek yeryüzünüz kıblesini.Her namaza duruşunda oraya yöneliyordun,hayal ediyordun ama artık orada kılacaksın namazını.

           “Yüzünü artık Mescid-i Haram’a çevir. Beytullah’ı kıble edin. Siz, nerede olursanız olun                                                                yüzlerinizi O’na çevirin.” (Bakara 2/144) 








       



     Yürüyen merdivenlerden inerken gözlerinizi kapatın dedi Salih hoca ve açın dediğim an açın.HAZIRIZZZZ AÇIN.İşte o an.Göz kapaklarını kaldırıp Kabe-i Muazzamaya baktığın an.Nefesi duruyor insanın.Eminim her insan kendisince bir duygu seline kapılıyor o an.Rabbin ile kendi aranda olan hisler,duygular.Göz yaşlarını tutabilmen imkansızlaşıyor Kabenin heybeti karşısında.

     Umre ibadetimiz için ilk olarak tavafımızı yapıyoruz.Tavafımızı yaparken istediğimiz her duayı yapabiliriz.Özel dualarda var tabi.Tavafımızı bitirince 2 rekatlık tavaf namazını kılıyoruz.

      Ve say ibadeti için Merve ve Safa dağlarına gidiyoruz.Tabi Hacer validemizin yaşadığı zamandan bu yana çok şey değişmiş bu dağlarda.Hacer validemiz oğluna su için kızgın kumların üstünde koşuştururken biz klimalı adeta sarayı andıran bir mekanda borcumuzu ödemeye çalışıyorduk.

  


     Burası Safa dağı,ilk olarak buradan başlıyoruz ibadetimize.Safa ile Merve arasında 7 kez yürüyoruz.Erkekler ise aşağıda ki resimde gördüğümüz yeşil ışıklar arasında koşmaya başlıyorlar.Hacer validemizin zemzem ararken ki koşturmasını hatırlatmak için. 
      
     Rabbimiz umre ve hac ibadeti için say yapmayı farz kılmış.Ne mutlu Hacer validemize ki Rabbimiz ona yaşattığı imtihanı şimdi bütün müslümanlara örnek,ibret olarak olarak tekrarlanması emretmiş.Hacer validemiz aslında köle bir hanım imiş.Ve oğlu ile birlikte verdiği imtihan onu ne büyük şereflere eriştirmiş.SÜBHANALLAH!!

     Birde islamı, kadını kullanarak  alçaltmaya çalışıyorlar,islam köle bir kadını böyle müthiş hediyelerle mükafatlandırdığı halde...

     

    Say ı mızı yaparken durup zemzemimizi yudumlayabiliyoruz.Bütün kolaylık rahatlıklar bizim için.Ve say`ı mızıda bitirince ihramdan çıkmak için saçımızdan bir tutam kestiriyoruz.Ve umre ibadetimiz bu şekilde sonlanıyor.Rabbim tüm müslümanların umrelerini kabul buyursun inşallah.

  Oraya gitmeyen ne kadar yanıyorum aşkıyla,çok istiyorum diye ne diller dökerse döksün inanın gidip yaşadıktan sonra hiç istememişim hiç yanmamışım diyor insan.Niye daha önce gelmedim diye yakınıyor.Bir daha geleyim diye dualar ediyor.Vaktiniz,imkanınız varsa hiç vakit kaybetmeyin,koşun derim.

     
                             “Her kime Kâbe nasip olsa Hüda rahmet eder
                               Sevdiği kişiyi Hak, hanesine davet eder.”
   

                                                                                  Kalbi Kabe de kalan tüm dostlara selam olsun,
                                                                                                  HOŞÇAKALIN